MSN
MSN bazı durumlarda keder verir. "Ben silinecek insan mıyım ya!" diyerek odaya dalar bir arkadaş. Gel de teselli et! Bir başkası selama karşılık vermez, öteki aylardır çevrim dışı, hayırdır inşallah! Sonra anlarsınız ki kırmızı bir çizgi çekmiş üzerinize, basbayağı engellemiş sizi.



Vay hayırsız vay! Sanal âlemin dertleri işte! Bir taraftan ne hoş aslında, yüz yüze dönen iki küçük mavi yeşil adam, kocaman bir dünyayı önünüze açıyor; bütün arkadaşlar orada; ama o dünya aynı zamanda başınıza iş açıyor. Şifrenizin kırılması, mailinizin patlatılması da bir dert; ama asıl dert, meşgul olduğunuza bir türlü inanmayan 'geveze' arkadaşlar. Öyledir işte, biri hiç konuşmaz, öteki susmak bilmez. Sonra bir başkası hiç ortalarda yokken bir köşeden 'ece' yapar, ses var görüntü yok! İsterse yazar, istemezse yazmaz, nasıl bir sinsiliktir bu? Bir de akrabalarla hep aynı monotonlukta devam eden muhabbetler vardır, "'Nasılsın kuzen?' 'İyidir.' 'Sen?' 'Ben de iyiyim'. 'Evdekiler nasıl?' 'Onlar da iyi.' Ertesi gün yine aynı sözler, değişen bir şey yok. Yahu bu MSN de yakınlaştırayım derken koparıyor mu yoksa? Bak bir tanesi şefkat bekliyor şimdi, hem online görünüyor hem de "Çok kızgınım bana dokunmayın" diyor. Ne acıklı bir durum! Belli ki ilgi bekliyor; ama kim çekecek nazını?

MSN'de gezenler, gözlerini süzenler şimdi iyi dinleyin, bu âlemin de bir adabı, ahlakı var, arkadaşlar üzülmeyecek, naz niyaz çekilecek, öyle yoğun adam triplerine girip selam sabah kesilmeyecek. İşte budur!


Önce engelledi, sonra sildi, vefasız!
Dün, sokağın köşesinde, sevdiği kızı görecek diye kök salıp yeşeren delikanlı bugün yine yeşil; bir farkla ki, masa başında bekliyor. O, küçük yeşil bir msn adam artık. Naz makamındaki hanım kız da saçlarını savurarak başını öte yana çevirmek yerine 'dışarıda' gösteriyor kendini, kim inanır, bal gibi masa başında... Nicedir mahalleye gelmeyen, kapının önünden geçmeyen, pardon, nicedir hep 'kırmızı' görünen gencin yeşil ışık yakmasını bekliyor. "Bekledim de gelmedin, sevdiğimi bilmedin..." Küsmeler, kapı çarpmalar, gönül koymalar, gönül almalar, can ciğer kuzu sarması olmalar nice zamandır boyut değiştirdi, bilmeyen yok; biz de zaten başka bir şey konuştuk. Memlekete internet gelir gelmez bağlanan bir daha da kopmayan üç gence msn âdâbını sorduk. "Hocam, nedir öyle, yoğun adam tripleri, bir meşgul sen misin bu âlemde, üzerinde kırmızı bir çizgi hep, selam veririz almazsın. Tövbe ya, bir daha 'nbr' yazarsak sana..."


Msn'e eklediğiniz birini engellediğiniz ya da sildiğiniz oldu mu hiç? Bizim gençler, keyifli bir gülüşle karşılık veriyor. Eski zamanlara ait "Seni defterden silerim." yollu tehditler sanal âlemde gerçeğe dönüşüyor galiba... Az önceki keyifli gülüşün altında da 'silme' eyleminin verdiği gizli bir rahatlama ve zafer duygusu yatıyor olmalı. Listeden ilk silinenler 'kazara' eklenenler. Bu her iki taraf için de normal karşılanıyor. Dramatik olan, iki arkadaşın birbirini silmesi zaten... Sorunun nerede başladığı mühim değil, gerçekte ya da sanal dünyada; ama son noktanın konduğu yer çoğunlukla msn oluyor.tespite göre, msn'de birbirini silen iki kişi, günlük hayatta da yüz yüze gelmiyor artık.


Çevrimdışı yazmak ahlakî mi?

Gelelim, 'engelleme' durumuna. Kimse engellenmek istemez; ama herkes birilerini engeller. İnternetteki onlarca "Beni kim engelledi?" siteleri, bir tür 'gerçek dostunuzu' öğrenin çağrısı yapıyor; ama çoğu zaman 'çok konuşan' bir dosta o an cevap veremeyecek olmak bile 'engelleme' yöntemini akla getirebiliyor. Bu durumda 'çevrimdışı' yazmak daha makûl görünüyor; ama pek de ahlakî bulmuyor bu yöntemi. Haksız da sayılmaz, bu işte bir sinsilik olduğu kesin, ben seni göremiyorum; ama sen beni görebiliyorsun, zırt diye ortaya çıkıyorsun sonra aynı hızla kayboluyorsun.işi epey ciddiye almış, çevrimdışı yazanları bir programla yakalıyor ve fırçayı basıyormuş. Web tasarımcısı

MSN kullanmanın da bir âdâbı var

Msn âleminde, kullanıcıları sınırlayan bir adaptan söz edilebilir mi? Bu âlemle tanışıklığı epey eskilere dayananlar, uyulması gereken kuralları sıralıyor: "Bir arkadaşınızın referansıyla tanımadığınız birini listenize ekleyecekseniz, arkadaşınız o kişiye önceden haber vermeli. Aksi takdirde bir odaya destursuz girmeye benzer yaptığınız. Gerçek hayatta bir insan saygılıysa dışarıda da saygılı olur. En yoğun işinizin arasında bile en azından 'Seni daha sonra arayacağım ya da birazdan yazarım.' demelisiniz. İstediğiniz kadar yoğun olun, msn orada açıksa, selama karşılık verilmeli. Eğer konuşamayacaksan msn'i açmayacaksın. Milleti psikopat etmenin gereği yok." Bir de adam msn'de açık görünüyor; ama yazısı şu; "Çok kızgınım, bana dokunmayın." Kızdıysan ne işin var orada? Amaç, dikkat çekmek, birilerinin ilgisini istemek, öyle biri için en büyük yıkım, kimsenin çıkıp da 'Neyin var?' diye sormaması olur. Peki, o kırmızı 'meşgul' çizgisinin gerçek anlamı nedir? , "Aslında çoğu zaman hiçbir anlama gelmiyor. Siz 'Meşgulüm girilmez!' diyorsunuz; ama kimse bunu kale almıyor. Bazı arkadaşlarım 'dışarıda' görünüyorsam yazmak yerine telefon açar. Bazıları da 'öğlen yemeğindeyim' desem bile harıl harıl yazar. Aksini görmedikten sonra inanmak zorunda... Ne zaman ki ben 'dışarıda' göründüğüm halde geyik çeviririm, o zaman inanmaz. Bir de msn'e yeni eklenen kişi yüzünden eskilerin ihmal edildiği olur. Biz buna 'yeninin cazibesine kapılmak' diyoruz. Bu şekilde benim de gönül koyduğum arkadaşlar olmuştur; ama 'anlık' şeyler gözüyle bakarım. İnternet üzerinde yaptı, gerçek hayatta yapamaz derim." diyor.
<< Son Piyon>>
 
Boş Çerçeve
 
- Paradoksal Olmayan Varyasyonların Hepsını Şu An Yaşıyorum
Nilay
Sana Yaklaşmak Ne mümkün Yabani ___ ___ __ __Otlardan__ ___ ___ _
 
Sen aynı anda birkaç kalple
Oynarken
Boğuşup durursun yarattığın
Kaosta
Belki yalnızlık korkundan
Belki de
Içini acıtan neyse işte onu
Unutmak için
Ben anladım seni kazanmak
Kaybetmekmiş
Zaten aşk mutsuzlukla
Sevişirmiş
Yolu Yokuşa Sürmek Değil...
 
 
Bugün 23 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol